Depremde Yok Olan Ada
3 Ocak 2025 gününden herkese merhaba.
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı ucunda kurulmuş olan İstanbul, 1010 yılında bir dizi depremle sarsıldı. Ocak ayında başlayan depremler neredeyse yıl boyu sürdü ve Temmuz ayında ikinci bir deprem daha oldu. Bu deprem fırtınasında, Marmara Denizi’ndeki adalardan biri olan Vordonisi Adası tamamen sulara gömülerek yok oldu. Vordonisi Adası’nın üstünde yaşayanlarla birlikte suya gömülmesi diğer ada sakinleri arasında büyük panik yarattı. İstanbul’da 10. yüzyılda 915, 945, 948 ve 960 yıllarına ait deprem kayıtları bulunuyor. Bu depremler tüm Marmara Bölgesi’ni etkiledi.,
Bizans’ın göz bebeği olan Ayasofya’nın batı kubbesi bu depremlerde çöktü. 1010 depreminden sonra 1063, 1064 ve 1081’de başka büyük sarsıntılar oldu. Tarihçi Attaleiates, 23 Eylül 1063 depreminin 11. yüzyılın ikinci yarısındaki en büyük deprem olduğunu yazar. Tarihçiye göre, çok güçlü üç sarsıntı sonrası İstanbul’da çok az ev yıkılmaktan kurtuldu. 1202 depremi tarihçiler tarafından “imparatorun odasına giren deprem” olarak adlandırılır. Tarihçiler tam olarak doğrulayamıyor olsa da İmparator III. Aleksios’un saraydaki odası büyük zarar görmüş, kendisi ve damadı yaralanırken ailesinden birçok kişi enkaz altında kalmıştır.
İlk Anonim Şirket: Şirket-i Hayriye
İstanbul’un en önemli simgelerinden biri de vapurlarıdır. Bunların işletmesini yapan Şirket-i Hayriye ise anonim kimliğine 173 yıl önce bugün kavuşmuştur. İlk olarak 1850 yılında üç bin kuruşluk iki bin hisse ile kurulan şirket, 3 Ocak 1852’de Antuvan Kalaycıyan ve Agop Bilezikçiyan’a ihale edilerek anonim şirkete dönüştü. Bundan iki hafta sonra ise bu ortaklık resmiyete döküldü. Bugün de temellerinin Şirket-i Hayriye ile atıldığı vapurla yolcu taşımacılığı, tarihî değeri olan Paşabahçe vapuru gibi gemilerin yanında yeni gemileriyle de İstanbulluları geçmişten geleceğe taşımayı sürdürüyor.
3 Ocak 1799
Türk divan edebiyatı şairi ve mutasavvıf Şeyh Galip öldü.
3 Ocak 1922
Mersin, düşman işgalinden kurtuldu.
3 Ocak 1924
Mısır’da Luksor şehrindeki bir tapınakta Tutankamon’un taş lahdi bulundu.
3 Ocak 1986
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda hisse senetleri alım satımı başladı
İstanbul Artık Constantinople Değil
3 Ocak 1929 tarihinde Atatürk’ün emriyle resmî yazışmalarda İstanbul’un adının artık Constantinople olarak yazılmaması gerekliliği tüm dünyaya duyuruldu. Bunu duyuran mektup, PTT tarafından Uluslararası Posta, Telefon ve Telgraf Teşkilatı’na gönderildi. Son tarih olarak belirtilen 28 Mart 1930 sonrası adreste İstanbul adı geçmeyen hiçbir posta alıcısına teslim edilmeyecekti. Böylelikle İstanbul ismi, resmî dildeki değişimin de büyük etkisiyle zaman içerisinde tüm kesimler tarafından kabul gördü.
Amerika Dışındaki İlk Hilton
Uluslararası Hilton Oteller zincirinin kurucusu olan Conrad Hilton, 3 Ocak 1979’da öldü. Hilton, Amerika kıtası dışındaki ilk otelini Türkiye’de açtı. Açılışa Conrad Hilton ve çok sayıda ünlü isim katıldı. İstanbul’un Harbiye semtinde 1955 yılında açılan otel, kısa zamanda ünlülerin ve sanatçıların uğrak yeri haline geldi. Öyle ki basın kuruluşları “Hilton Muhabiri” adıyla ilk magazin gazetecilerini Hilton’da çalıştırmaya başladı. İstanbul’un ilk diskoteği 1972 yılında yine Hilton Oteli içinde açıldı. Ünlü aktris Zsa Zsa Gabor ile 5 yıl süren bir evlilik yapan Conrad Hilton, tüm servetini kendi ismini taşıyan vakfa bıraktı. Hilton Otelleri bugün de dünyanın dört bir yanında hizmet vermeye devam ediyor
Bir Siyasi Lakap: Otel Ayısı
Türk siyasi tarihi aynı zamanda isimlendirmeler ve lakapların tarihidir. Süleyman Demirel’in adı “Baba”dır. Bülent Ecevit’e “Karaoğlan”, Necmettin Erbakan’a “Hoca”, Alparslan Türkeş’e “Başbuğ” denilir. Türk siyasi hayatının renkli isimlerinden birisi olan Mustafa Taşar ise kendisini “Otel Ayısı” olarak nitelendirmiştir. Siyasi tarihimize geçen bu espri, 1991 yılında Semra Özal’ın Anavatan Partisi’nin İstanbul İl Başkanı seçildiği kongre sırasında yapıldı. Semra Özal’ı desteklemek üzere bir otele kamp kuran Mustafa Taşar, siyasi gücünü vurgulamak için şöyle konuşmuştu: “Körfez Savaşı’nın komutanı Norman Schwarzkopf nasıl Çöl Ayısı ise ben de otel ayısıyım.” Taşar’ın bu sözleri o günlerde büyük yankı uyandırmış, üzerine çok sayıda yorum yapılmıştı. O günden sonra Mustafa Taşar’ın siyasi lakabı da “Otel Ayısı” oldu. Mustafa Taşar, 3 Ocak 2007’de geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetti
Veremle Savaş ve İlk Sanatoryum
Koronavirüs dönemi başta olmak üzere, salgın hastalık dönemlerinde ne kadar değerli olduğu anlaşılan sanatoryumlardan ilki 3 Ocak 1947’de ülkemizin hizmetine sunuldu. 1900’lerin başından itibaren çok hızlı yayılmaya başlayan veremle amatörce yapılan mücadele yetersiz kalınca, Heybeliada’da bulunan bir zamanların Bahriye Mızıka Mektebi yenilenerek Türkiye’nin tam teşekküllü ilk sanatoryumu oldu. Veremle Savaş Eğitimi Haftası’nın içinde olduğumuz ve artık hiçbir sanatoryumun çalışmadığı ülkemizde, akıllara yeni salgın hastalıklara ne kadar hazır olduğumuz sorusu geliyor